Haber

Kılıçdaroğlu, CHP’nin 38. Olağan Kongresi’nde konuştu: (1)

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine ilişkin, “Cumhurbaşkanlığı adaylığı seçimine gelindiğinde masadan kalkıp tekrar masaya dönenler oldu. Şunu söyleyeyim, seçime girmek zorunda kaldım. sırtımda hançerlerle. Nazım Usta’nın dediği gibi ‘ateşi ve ihaneti’ gördük. Ama “Vazgeçmedik, yıkılmadık, çok çalıştık.” dedi.

Kılıçdaroğlu, Ankara SporPartisinin Salonda gerçekleştirdiği 38. Olağan Kurultayı’nda, bu yıl 100’üncü yılını kutladıklarını ve 2. yüzyılın arifesinde olduklarını söyledi.

Kılıçdaroğlu, “Yüz yıllık tarih. Bugüne kadar pek çok kişinin, tarihçinin ve sosyologun araştırıp ortaya koyduğu gerçekler bize şunu gösterdi. Yüz yıllık tarih, her siyasi partiye bahşedilen bir tarih değildir.” dedi.

Bu yüz yıllık tarih boyunca kapatıldıklarını ve arşivlerine el konulduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Yüz yıllık tarih boyunca genel başkanlarımız tutuklandı, hapsedildi. Yüz yıllık tarihte pes etmedik, direndik ve şimdi yüzüncü yılımızı kutluyoruz. Türkiye’de hiçbir partinin yaşayamayacağı bir tarihi yaşıyoruz. Birlikte yaşıyoruz, birlikte yaşıyoruz. CHP’yi birlikte büyüteceğiz.” CHP’yi bir asırdır ayakta tutan asıl kuruluşunun Kuvayınilliyeciler tarafından savaş alanlarında gerçekleştirilmiş olmasıdır. Ve biz sıradan bir parti değiliz. Dünyanın birçok saygın partisi bizim mücadelemizi örnek aldı. Biz de örnek olmaya devam edeceğiz. Biz Kuvayınilliyeci’nin partisiyiz. Biz Gazi Mustafa Kemal’iz Biz Atatürk’ün partisiyiz. Biz ‘ne ezen, ne de mazlum olan insani ve adil bir düzen’ diyenlerin partisiyiz. Hiçbir çocuğumuzun yatağa aç gitmemesi için mücadele eden bir partiyiz. Biz, çağdaş medeniyeti hedefleyenlerin, o medeniyeti aşmak için mücadele edenlerin partisiyiz. Herkesin inancına inanıyoruz. “Biz herkesin kimliğine, herkesin yaşam tarzına saygı duyan bir partiyiz.”

Bu yüzyılı ayakta tutanın örgütler olduğunu kimsenin unutmaması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, CHP örgütlerinin yüz yıllık mirasın çimentosu olduğunu söyledi.

“Bu odada olanlar, diğer partilerin liderlerine veya üyelerine benzemiyor.” Kılıçdaroğlu, “Çünkü bu salonda 5 kişilik çete yok. Sarayın oligarkları burada yok. Uyuşturucu baronları burada değil. Artık bu salonda olmayacaklar.” dedi.

CHP’nin demokrasiyi içselleştirmiş bir parti olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, tartışmayı zayıflık değil canlılık olarak gören bir gelenekten geldiklerini söyledi.

Gerek kongrelerinin, gerekse organizasyonlarının diğer partilerden farklı olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, “Bunlar bir partinin yükünü taşıyan örgütlerdir. Dolayısıyla örgütler bizim yüz yıllık tecrübemizin temel taşlarıdır. Kimse otoriteyi, gücü tartamaz.” ve örgüt dayanışması. Ben dahil hiç kimse kendisini partinin üstüne koyamaz.” göremiyorum.” dedi.

7 öğe listelendi

Cumhurbaşkanlığı döneminde hiçbir zaman partilileri üzecek, utandıracak hiçbir şey yapmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Ben her zaman sizinle, sizin için, Türkiye için savaştım. Bu parti bütün kongrelerinde tartıştı ve güçlenerek çıktı. Yeniden güçlenerek çıkacaktır. Ben de yedi yazı halinde Türkiye’nin resmini bilginize sunacağım ve istiyorum. Bu yedi maddeyi tüm Türk coğrafyasında seslendirecek kuruluşum: “Bir, bugün içinde bulunduğumuz şartlarda anayasa fiilen askıya alınmıştır. Türkiye’de demokratik, laik, sosyal hukuk devleti artık işlememektedir. İkincisi, saray devleti çoklu organ yetmezliğiyle karşı karşıya. Kuvvetler ayrılığı ilkesi fiilen sona erdi. Üç, yoksulluğu yayıp derinleştirdi, milyonlarca kişinin ölümüne yol açtı.” İnsanları yardıma muhtaç hale getirmek saray devletinin politikası haline geldi. Yoksulluğun kabul gören bir kültür haline gelmek üzere olduğunu üzülerek görüyoruz. Dördüncü, Türkiye fiilen yarı açık cezaevine dönüştü.Gazeteciler görevlerini yapamaz hale geldi.Bu kongremizde şu anda tutuklu bulunan Tolga Şardan, Can Atalay’a teşekkür ediyoruz.Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, Tayfun Kahraman’a selamlarımızı gönderiyoruz. Çiğdem Mater, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi, Hakan Altunay ve Barış Pehlivan. Selamlar size. Demokrasi kahramanları.”

Beşinci maddesinde, “İktidarda kalabilmek için her türlü hile ve sahtekarlığa başvurmak sarayın neredeyse meşru politikası haline geldi.” deniyor. Kılıçdaroğlu altıncı olarak ülkenin dış politikasının fiilen iflas ettiğini söyledi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

“Kan denizine dönüşen Filistin’de bile Türkiye’nin söz hakkı yok. Ortadoğu’daki bütün sorunların çözüm adresi Türkiye’ydi. Herkes Türkiye’ye gelir, ‘sorunlarımızı çözün’ diye başvururdu. Türkiye bu şansı yanlış dış politikayla kaybetti.” . Yedi, yanlış dış politikanın bedeli olarak Türkiye bir mülteci deposuna dönüştürüldü. Para karşılığında dönüştürüldü. 85 milyon insanın iradesi mülteci deposu olsun diye Türkiye Avrupa’ya satıldı. Bu 7 öğe resmin bir tarafıdır. Bu acı bir gerçektir. Bu 7 maddeye baktığımızda artık sarayın ahlaki ve siyasi meşruiyetinin sorgulanması gerekiyor. Ahlaki ve siyasi meşruiyeti olmayan bir siyasi gücün Türkiye’yi sağlıklı yönetme şansı yoktur. Bu resmin diğer tarafı biz CHP’lilere verilen görevi gösteriyor. Biz bu ülkeye gerçek demokrasiyi getirmek istiyoruz ve “Sorunları çözmek zorundayız. Resmin diğer tarafı ise tarihin bize yüklediği bir sorumluluktur. Hiçbir arkadaşım bunu unutmasın.”

“Değişim hayatın kendisidir”

Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı’nı oluştururken görüştüğü 6 lidere şunları söyledi: “Ülkede demokrasi yok. Sorunlar yumağı haline geldi. Ve tarihin bize yüklediği bir sorumluluk var. Biz de 6 lider olarak bu görevi üstlendik. Tarihin bize yüklediği bu sorumluluğun gereğini yapmak, demokrasiyi ve insan haklarını korumak zorundayız.” , özgürlükleri getirmeliyiz.” dedi.

Altı partinin bir araya gelerek ülkenin nasıl yönetileceği konusunda çalıştıklarını belirten Kılıçdaroğlu, sağlıktan milli eğitime, dış ticaretten teknolojiye kadar hemen her alanda ortak anlaşma metni hazırladıklarını hatırlattı.

Daha sonra gerçek demokrasinin getirilmesi ve güçlendirilmiş parlamenter sistemin inşası için bir çaba daha sarf ettiklerini belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sıra Cumhurbaşkanlığı adaylığı seçimine geldiğinde hepinizin bildiği gibi masadan kalkıp masaya dönenler oldu. Çok fazla ayrıntıya girmek istemiyorum. Ama şunu söyleyeyim, mecbur kaldım. Sırtımda hançerlerle seçime girdim. Nazım Usta’nın dediği gibi ‘ateşi ve ihaneti’ gördük. Ama pes etmedik, yıkılmadık, çalıştık. Bütün komplolara, yalanlara, beş kişilik çetelere, milyonlarca kişiye rağmen vatandaşlık verilen mülteciler, saray devletinin, valilerinin, kaymakamlarının ve saray devletinin bürokratlarının harcadığı milyarlar, çalıştık, pes etmedik, yıkılmadık, asla boyun eğmedik. Buna her zaman inandım ve hep söyledim. Doğru yolda gidenlerin yükü ağırdır. Yükümüz ağırdır. Üstelik yükümüz hançerlerle de ağırdı. Ama beni asıl üzen sırtımdaki yük değildi. sırtıma saplanan hançerlerdi, seçim bitti, kazanamadık, nefes bile alamadan ‘değişim’ söylemi başladı. Uzun zamandır değişim söylemini dile getirenler. Bunlar bir süredir değişmeyenler ama seçimden sonra ilk yaptığım şey onları değiştirmek oldu. Aklı olan herkesin bilmesi gereken bir gerçek var: Değişmeyen tek şey değişimdir. Değişim hayatın kendisidir.”

Kılıçdaroğlu, ilk değişimin 2019 yılında yapıldığını ve sonrasında da devam ettiğini belirterek, en büyük değişimi yaşayan partinin CHP olduğunu vurguladı.

“Girilmeyen evlere girdik”

“Sivas’ın ötesine geçemez.” Bugün sözde CHP’nin o bölgelerden milletvekillerini seçtiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, “Hangi değişiklikten bahsediyorsunuz? Girilemeyen evlere girdik. Girilemeyen mahallelere girdik. Girilemeyen sokaklara girdik. Girilemeyen il ve ilçelere girdik. Ve CHP Türkiye coğrafyasının her yerinde konuştu. Değişimin içinde olanlar değişir.” Fark edemiyorlar.” dedi.

Kılıçdaroğlu, “Asla yan yana gelemem” dedikleri insanlarla yan yana geldiklerini, “Asla sarılamam” dedikleri insanlarla kucaklaştıklarını anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çünkü dilimizi değiştirmek zorunda kaldık. Vurduğunuz yer kişinin kimliği oluyor. Eğer insanların değerleri, inançları, düşünceleri ön yargıyla ön plana çıkarılırsa, alay edilirse o özellik bir süre sonra o kişinin kimliğine dönüşür. Asıl tehlike de budur. Ve Biz bu tehlikenin farkındayız. Kimsenin kimliğine, inancına, yaşam tarzına müdahale etmedik. Tek kelime etmedik. Söylemeyi de düşünmedik. Biz sadece muhalefet partisi olarak ortaya çıktık. Bizden parti olarak bahsettiler. Ama biz o kadar radikal bir değişim yaptık ki Türkiye’nin en temel sorunlarına çözüm üreten bir parti olduk.AK Parti ve MHP seçim manifestomuzu kopyalamak zorunda kaldı.Türkiye’de ne olursa olsun akılcı çözümler üreten tek parti biziz. Sorunlar var, arkadaşlarım ve değişimci olan ama değişmeyen bazı gazeteciler de bunu çok sık söylüyorlar: ‘Efendim, CHP sağa kaydı.’ “Sağ ve solun ne olduğunu bilmiyorlar. Çok açık söylüyorum, CHP halkın partisidir. Altı okumuzdan biri popülizmdir. Avrupa’nın en güçlü sosyal demokrat partisi CHP’dir.”

“Değişime dahil olanlar fark edemiyor”

CHP’nin üyeleri ve üretimleriyle dünyaya ve diğer sosyal demokrat partilere örnek bir parti olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, CHP’nin Sosyalist Enternasyonal’in en saygın ve şerefli üyesi olduğunu söyledi.

“Bazen değişimin içinde olanlar değişimi fark edemezler.” Kılıçdaroğlu, konuşmasına şu sözlerle devam etti:

“Muhalefet politikamızı da değiştirdik. Sosyal kimliklere dayalı politikalar üretmeye başladık. Bazı arkadaşlarımızın sosyal kimliklerinden haberi bile olmayabilir. Taksiciler, apartman görevlileri, çiftçiler, sanayiciler, muhtarlar sosyal kimliklerdir. Politikamızı değiştirdik. Her toplumsal kimliğin sorunlarını tartıştık ve her toplumsal kimliğin sorunlarını akılcı politikalarla çözmek için seferber olduk.’Sağa gidiyoruz’ diyenlerden, kağıt toplayanların yanına gidenlerden sormak istiyorum. çöp mü? Onların hakkını, hukukunu kim savundu? Ellerinden alınan arabaları onlara kim verdi? Bu senin kardeşin.

Sendikaların bile gerektiği gibi koruyamadığı taşeron işçileri önce Erzurum’da, sonra farklı illerde örgütledik. Dernek kurmalarını sağladık. Daha sonra dernek başkanlarını İstanbul’da topladım. ve onlarla birlikte eylemler yapıldı. ve son olarak hükümet taşeron işçilere kadro vermek zorunda kaldı. Şimdi soruyorum bu sağcılık mı, solculuk mu? Bu politika öngörümüzün arkasında temel bir felsefe var. Gazi Mustafa Kemal ne diyor? ‘Cumhuriyet bilhassa çaresizlerin imdadıdır’ diyor. O yetimlere sahip çıktık. O yetimlerin sesi olduk. “Onların seslerini yükseltmeleri için mücadele ettik.”

Apartman görevlileriyle ilgilendiklerini ve sorunlarının çözümü için çalıştıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, bu sorunların çözümüyle CHP’nin gerçek anlamda halk haline geleceğini sözlerine ekledi.

(Devam edecek)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu